26 Mayıs 2012 Cumartesi

Oğlum Bak Git

"Oğlum bak git" diye başlayan diyalog ve süpürgeli kavganın videosu bir anda sanal alemde fenomen haline gelince, temizlik işçisi Selçuk Kahraman bunalıma girdi.


Koceli’nin Gölcük İlçe Belediyesi’nin anlaştığı taşeron temizlik firmasında temizlik işçisi olarak çalışan Selçuk Kahraman’ın kendisini elindeki kemerle taciz eden bir çocuk arasındaki "Oğlum bak git" diye başlayan diyalog ve süpergeli kavganın bir anda sanal alemde fenomen haline gelmesi sonucu bunalıma girdiği belirtildi.

İnternete yüklendikten sonra sanal alemde tıklanma rekorları kıran benzerleri çekildiği gibi, siyasilerin de kullanmaya başladığı, bilgisayar oyunları da yapılan bu olayın gerçek kahramanı temizlik işçisi Selçuk Kahraman kimseyle konuşmaz oldu. 

Gölcük’ün Şirinköy Mahallesi’nde temizlik işine devam eden, kendisiyle konuşmak isteyen gazetecileri de yanına yaklaştırmayan Selçuk Kahraman’ı, asgari ücretle çalıştığı firma yetkililerinin de kendisine konuşmamasını tembih ettiği belirtildi.

Ailesi aynı semtte oturan ve ayrıca kekeme olduğu belirtilen Selçuk Kahraman’ı tanıyanlar, konuyla ilgili kendisine soru sorulduğunda konuşmak istemediğini, kendisini taciz eden çocuğa süpürgeyle vurup kafasını da kanattırdığı için "Beni hapse atarlar mı ?" diye sorduğu, korku içinde olduğu da belirtildi. 

Birçok televizyon kuruluşunun de Selçuk Kahraman’ı cazip tekliflerle ekrana çıkarmak istemesine rağmen, bunu kendisi ve ailesinin kabul etmediği ifade edildi.







23 Mayıs 2012 Çarşamba

İNKALAR;GÜNEŞİN EFSANE UYGARLIĞI



Yalnızca Güney Amerika’nın değil, bu gezegenin tarihinin en gelişmiş, esrarengiz uygarlıklarından biri...

Alfabeleri yok! Yazılı tarihleri yok! Rakam kullanmıyorlar ama ipleri düğümleyerek
bilgisayar ayrıntısında yıllık doğum-ölüm ya da ürün rekoltesini sıfır hatayla arşivliyorlar
Dünya’nın ikinci büyük sıradağları olan And Dağları’nın yüksek kesimlerindeki vadilerde 12. ile 16. yüzyıllar arasında yaşamış olan ve “dört bucağı birleştiren” anlamına gelen İnkalar, İspanyol istilasına kadar, 10 milyona yakın olduğu sanılan nüfusuyla bugünkü Bolivya, Peru, EkvadorŞili’nin büyük bir bölümüne egemen olan güçlü bir imparatorluk kurdular.
İnkalar, bu büyük imparatorluğu kurarken daha önce bölgede  kurulmuş olan, Naskalar ile  Titicaca Gölü çevresinde kurulmuş olan ve dev bloklardan yapılma büyük taş yapılar ile tanınan (sonraları İnka sanatının temelini oluşturacak) Tivanaku ve Variler’den çok etkilenmişler. Bu uygarlıkların birikimlerini daha da geliştirerek Andlar’ı çevreleyen geniş bir coğrafyada hayal edilemeyecek büyüklükte bir imparatorluk yarattılar. O âna kadar bölgede kurulan uygarlıklardan hiç biri bu kadar geniş topraklar, bu kadar çeşitli yapıda araziler, bu kadar çok insan, bu kadar çok etnik grup üzerinde mutlak egemenlik sağlayamamışlar. O dönemin koşullarına göre böyle bir egemenliği sağlamak yönetsel ve örgütsel bir dehayı gerektiriyordu. İşte o deha da İnkalarda vardır. Onlar egemen oldukları bütün toprakları 40 bin km’yi bulan büyük bir yol ağıyla “göbek bağı” adını verdikleri kutsal kentleri Cusco’ya bağlayan bir anayol sistemi kurmuşlar. Halkın sadece kutsal devlet için çalışmasını sağlamışlar ve bu çalışmalar sonucu elde edilen ürünleri titizlikle kayda geçirip depoladıkları gibi adil bir şekilde dağıtmayı da ihmal etmemişler. Üstelik tüm bunları alfabeleri olmadığı halde yapmışlar. İnkaları dünyadaki diğer tüm uygarlıklardan ayıran tek özellik işte budur. Çünkü alfabe kullanmadan bu denli işlevsel ve büyük bir imparatorluk o döneme kadar ve ondan sonra da kurulmamıştır.
İnkalar’ın yazılı tarihleri olmadığı için bu gizemli imparatorlukla ilgili tüm bilgiler sözlü tarihten öteye geçemiyor.
Yerlilerin 16. yüzyılda bölgeye gelen İspanyol tarihçilerine anlattıkları bu bilgilerin dışında bölgede yapılan arkeolojik çalışmalar da her geçen gün bu uygarlık hakkında yeni ve daha sağlıklı bilgilerin ortaya çıkmasını sağlıyor.

‘YERİ TİTRETEN KRAL’ PACHACUTİMevcut bilgilerden hareketle kısa bir İnka yolculuğuna çıkalım. İnka uygarlığının ortaya çıkışı daha çok dinsel bir efsaneye dayandırılır. Bu efsanenin de temelleri daha önce kısaca anlattığımız üzere Titicaca Gölü içinde bulunan Güneş ve Ay Adaları’nda atılmıştır. Güneş Tanrısı İnti’nin yeryüzüne gönderdiği oğlu Manco Capac (ilk İnka kralı) gelecekte nerede yaşayacaklarını belirlemek için  altın okunu kuzeye doğru fırlatır. Bu ok Cusco’da bugünkü Santa Domingo Manastırı’nın bulunduğu yere saplanır. İşte bunu tanrı İnti’nin bir işareti sayan kral Manco tam okun düştüğü yere “İnticancha” adını verdiği güneşin evini inşa eder ve karısı Mama Ocllo ile buraya yerleşerek ‘Güneşin Kutsal kenti’  adını verdiği Cusco’da imparatorluğun temellerini atar. Ancak İnkalar’ın gelişip güçlenmesi için birkaç neslin daha geçmesi gerekecektir.
1438 yılında İnka İmparatorluğu’nu tarih sahnesine en parlak şekilde çıkaracak kişi “yeri titreten” lakaplı kral Pachacuti’dir. Bu kudretli kral, kendine karşı gelen tüm farklı toplulukları dize getirdikten sonra güneydeki Tivanaku’nun dini merkezlerini fethedip atalarının geldiğini düşündüğü Titicaca Gölü çevresini ele geçirir ve topraklarını iyice genişletir. Elde ettiği güçle Cusco’yu önemli bir merkez olacak şekilde yeniden ve çok daha görkemli bir şekilde inşa eder. Merkezî otoriteyi güçlendirdikten sonra İnkalar, Pachacuti ve Tupa İnca zamanında 50 yıl boyunca topraklarını sürekli genişleterek büyük bir imparatorluk haline gelirler.
1493 yılına gelindiğinde topraklarının sınırları kuzeyde bugünkü Kolombiya sınırından başlayıp güneye doğru 4000 km uzanarak Arjantin ile Şili’ye kadar uzanır. Nüfusu ise 10 milyonu geçer. İnkalar’ın And Dağları’nın sarp coğrafyalarında bu denli geniş topraklarda ve o döneme göre büyük bir nüfus üzerinde mutlak egemenlik kurabilmeleri için geniş bir yol ağına sahip olmaları gerekiyordu. Bunun bilincinde olan krallar tüm topraklarını birbirine en kısa yollardan bağlayacak şekilde 40 bin km’yi bulan bir karayolu ağı geliştirdiler. Bir kısmı taş döşenerek yapılan bu yolları en kestirme şekilde başkent Cusco’ya bağlarlar. Kayaları oyarak kısa tüneller, ahşap köprüler, gelişmiş bir haberleşme sistemi, belli aralıklarda kurulu posta istasyonlarına ulaklar haber taşırlar ve  yollarda  kervansaraylara benzeyen dinlenme evleri inşa ederler. Anayollardan birini dağlardan diğerini deniz kıyısından geçirip, taşımacılığı lamalarla sağlayarak günde 50 km’lik yolu 50 kg’lık yüklerle aşarlar. Buna rağmen öteki kıtalarda yaşayanlara göre önemli bir dezavantajları da vardı, çünkü onlar henüz at ve tekerlekli arabayı kullanmayı bilmiyorlardır.
İnkalar, çatıları ahşap kirişler üzerine saman örtülü, altın süslemeli tonlarca ağırlıkta taşlardan yapılmış büyük taş kaleler ve tapınaklar yapmışlar. Halk genellikle duvarları kerpiçten, çatıları samandan yapılma küçük evlerde yaşayıp, basit tezgahlarda lama yünlerinden duvar halıları dokurlar. Pamuklu dokumaları o kadar incedir ki, İspanyollar bunları ipek sanırlar. Kemik ve bambudan flüt, toprak ve deniz kabuklarından borazan ve tunçtan eşyalar da kullanırlar.
Eski Mısırlılar gibi İnkalar da ölülerini mumyalamışlar, onlar da firavunlar gibi Güneş’le yakın bir bağ kurmuşlar. Bütün imparatorlar güneş tanrısı İnti’nin çocukları kabul edilmiş. Bu yüzden Güneş’in hareketlerini dikkatle izlemişler, hatta bir güneş saati bile yapmışlar. Matematik hesaplamalarında ‘quipu’ adını verdikleri iplere düğüm atma yöntemi kullanmışlar ve bu şekilde tüm ülkede alınan yıllık ürünü, doğum, ölüm gibi istatistiki bilgileri arşivlemişler. Tohum ekme ve hasat dönemlerini de Ay’ın hareketlerine göre belirlemişler. Dağların eteklerinde teraslama yöntemiyle tarım yapmışlar, dünyada ilk patatesi de onlar yetiştirmişler.



AŞAĞIDAN YUKARIYA ÖRGÜTLENME
Yine yerlilerin İspanyol tarihçilerine anlattıklarına göre İnkalar’da on ailelik gruplar kendilerine bir önder seçer, önderler bir şefin sorumluluğunda olurmuş. Her şefin buyruğunda beş önder bulunur ve bu düzen tümünün önderi ve yöneticisi olan İmparatora kadar hiyerarşik bir şekilde uzanırmış. Bu efsane imparatorlukta halk belirli bir yaşama ve çalışma düzenine uymak zorunda bırakmış. Tüm halk ürettiklerinin belirli bir kısmını İmparatora ve rahiplere vermek zorundadır.
İnka İmparatorluğu boyunca And halkları kutsal yerlerde “Huaca” adını verdikleri tapınaklar inşa ederler. Huacalar ruhani gücü olduğuna inanılan mekânlardı. Bunlar mağaralarda, su kaynaklarında, büyük kayalarda, tepelerde, pınar ya da köprü yakınlarında ve dağların doruklarında yapılırdı. Bu huacalar’da adaklar çok yaygındı. En popüler adaklar koka yaprağı dolu sepetler, renkli deniz kabukları, lamalar, alpakalar, mısır birası, bez, metal heykelcikler ve bazen de bakire kızlar ve çocuklardı. Peru’da Arequipa yakınlarında Ampato’da bulunan arkeolojik kalıntılar çocukların kurban edildiklerinin bir kanıtıdır. Ampato kızı görkemli tüylü bir başlık, çanak çömlek, kaşıklar, ahşap kupalar, giyimli metal heykelcikler, yiyecek ve güzel kumaşlarla gömülü bulunmuştu. Başkentte yapılan büyük şenliklerde güneş tanrısı İnti adına lamalar ve insanlar kurban edilirdi. Yerel bir yöneticinin çocuğunu kurban edilmek üzere vermesi, hem İnka devletine hem de taptıkları yaratıcı tanrılara bağlılığının kanıtıydı.

‘ANNEMİZ AY FELAKETİ HABER VERİYOR’

Ne var ki tarihsel bir kural parlak İnka İmparatorluğu için de  geçerlidir: ‘Her yükselişin bir çöküşü olur.’ İnkalar’ın tahta çıkan yeni kralı Atahualpa’nın yanında bulunan rahipler geleceğe yönelik kehanetlerde bulunmalarıyla ün salmışlardı. İnkalar’ın yok oluşunu anlatan bir efsaneyi Rupert Furneux ‘Kayıp uygarlıklar’ adlı kitabında şöyle anlatıyor:

Bir gün İnka İmparatoru Atahualpa, Ay’ın etrafında üç halka görünce başrahip Ilaica’yı çağırıp bunun anlamını sorar. Başrahip, “Ah efendim! Söyleyeceğim sözler için beni bağışlayın. Annemiz Ay, ileride başımıza büyük felaketler geleceğini haber veriyor. Ay’ın etrafındaki ilk halka kan kırmızısı renginde. Bu bizim çok kanlı bir savaşa girişeceğimizi açıklıyor. Siyah daireyse, bu savaşı kaybedeceğimizi belirtiyor. Üçüncü halkaysa, duman rengi ve hafif. Bu da dinimizin, imparatorluğumuzun, yasalarımızın tıpkı rüzgârda bir duman gibi dünya üzerinden kaybolacağını gösteriyor.” İmparator, başrahiple diğer rahiplerin bu yorumuna çok kızar. Daha sonra haber salarak bütün kabilelerdeki ünlü büyücü ve kâhinleri getirtir. Ancak, gelenlerin hepsi de aynı sözleri tekrarlar. İnka İmparatorluğu’nun sonu yaklaşmaktadır. İmparator geceleri endişeden uyuyamaz hale gelir. Nitekim önce İnkalar’ın başkenti Cuzco’da arka arkaya birkaç deprem olur. Bir iki hafta sonra da başlarında kana susamış, cahil ve açgözlü Pizarro’nun bulunduğu İspanyollar, Peru’ya ayak basarlar. Artık İnka İmparatorluğu’nun hızlı çöküşü yakındır.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Neymar Kimdir ?

Neymar


Tam adı: Neymar da Silva Santos Júnior
Doğum tarihi: 5 Şubat 1992
Doğum yeri: Mogi das Cruzes, Brezilya
Boyu: 1,73 m
Mevkii: Forvet,Kanat
Neymar da Silva Santos Júnior (Neymar) (d. 5 Şubat 1992, Mogi das Cruzes), forvet mevkiinde görev yapan Brezilyalı futbolcu. 

Futbol Kariyeri


Santos FC
2003 yılında Santos alt yapısında futbola başlayan Neymar 2009 sezonun profesyonel oldu ve görev yapmaya başladı.
Neymar, 2010 sezonundaki performansıyla Manchester City, Inter, Real Madrid gibi birçok kulüplerin ilgisini çekmeye başladı. Başta Real Madrid ve Chelsea olmak üzere büyük kulüpler Neymar'ın temsilcisi Wagner Ribeiro ile görüşmelere başladı.
Chelsea'yi, genç yıldızı Neymar'ı ayartmaya çalışmakla suçlayan Santos, 30.000.000 £ dan aşağı bir teklif kabul etmediğini açıkladı. Neymar için çok ısrarlı olan Chelsea'nin yaptığı teklifin düşük olması sebebiyle transfer gerçekleşmedi.
Chelsea'nin yaptığı 17 milyon £ ilk teklifi yeterli bulmayan Santos, genç futbolcunun sözleşmesindeki fesih bedeli olan 30 milyon £'da ısrarcı olmuştu. Siyah-beyazlı kulüp, teklifine olumsuz yanıt verilmesine rağmen Neymar’la görüşmeleri sürdüren Chelsea'yi de FIFA’ya şikayet etmekle tehdit etmişti.

Brezilya futbolunun efsane ismi Pelé ve eski takım arkadaşı Robinho ve Brezilya Milli Takımı’nın yeni teknik direktörü Mano Menezes de, Chelsea hakkında olumsuz görüş bildirdi. Menezes;


Neymar'ın içinde bulunduğu durumu anlayabiliyorum. Ancak hem kendi açısından hem de Brezilya futbolu açısından Santos'ta kalması daha akıllıca olacaktır. Santos şu anda iyi durumda ve kulübünde kendini geliştirebilir.
Genç futbolcu Neymar da, büyüklerinin tavsiyelerini dikkate alacağını söyledi ve
Ne yapacağımı bilmiyorum, ama Santos gibi şampiyon bir takımı bırakıp Chelsea ya da bir başka kulübün rezerv takımına gitmem. Böyle bir durumda kalmak daha akıllıca olur. Karar vermeden önce Menezes'in tavsiyesini de dikkate alacağım.
Neymar bu tavsiyeleri dinleyerek bir yıl daha takımdan ayrılmama kararı aldı. Santos yönetiminin 18 yaşındaki yıldız oyuncusunu kadroda tutmak için bütün imkânlarını seferber ettiğini belirten menajer Riberio, "Santos'un önerdiği sözleşme mükemmeldi. Antrenman sürelerinden ailevi konulara kadar çok kapsamlı ve tatmin edici bir sözleşme imzaladık" dedi. 

Milli Takım Kariyeri
 

Brezilya U-17 Milli Takım 
2009 da ilk defa U-17 katagorisinde Brezilya milli takım formasını giydi. Burda gösterdiği performansla 2010 FIFA Dünya Kupası finallerine alınması istendi. Brezilya futbolunun efsane ismi Pelé ve eski ünlü futbolcu Romário ve Formula pilotu Felipe Massa Neymar'ın Dunga tarafından 2010 Dünya Kupası'na çağırılmasını istedi. Fakat Dunga tunga tarafından açıklana 23 kişilik kadroda kendine yer bulamadı.

Brezilya Milli Takım
2010 FIFA Dünya Kupası’ndan sonra Brezilya Milli Takımı’nın başına geçen Menezes, Neymar'a 10 Ağustos'ta Amerika Birleşik Devletleri ile oynanan hazırlık maçında ilk kez forma verdi. 11 numaralı forma ile sahaya çıkan Neymar birde gol attı.

Neymar'dan Güzel Bir Hareket




Futbol İstatistikleri



Yalan Dünya 18. Bölüm Fragmanı





Cuma akşamlarının sevilen dizisi "Yalan Dünya"nın 18. bölüm fragmanı yayınlandı.


İlk randevularında suşi yiyemediği için aç kalan Rıza, Nurhayat’tan gizli Deniz ile tekrar randevulaşır. Ancak ikinci buluşmaları da Rıza’nın izlemeyi çok istediği ligin final maçına denk gelir. Hem Deniz ile yemek yemekten, hem de maçtan vazgeçmeyen Rıza çok zor durumdadır.


Evde oturmaktan giderek kilo alan Orçun’a Selahattin ve dedesi Şehmuz tepki gösterir. Ailece Orçun’un spora başlamasına karar verilir. Konuşmalara kulak misafiri olan Açılay ise Orçun’a bambaşka bir teklifte bulunur. Açılay’ın teklifini daha cazip bulan Orçun, spor yerine Kocabaş ailesinin hiç tasvip etmediği bir kursa yazılır.


Emir ve Bora da ligin son maçını izlemek için evde organizasyon yaparlar. Rıza’nın da onlarla maçı izlemek için içi gitmektedir. Sonunda aklına çözüm için parlak bir fikir gelir.


Gülistan ise son moda olan pembe taşlı cep telefonlarından almak ister. Fakat VIP müşteriler için sayılı sayıda gelen bu telefonlardan almayı bir türlü başaramayınca Deniz’den yardım ister. Bu telefon sayesinde ikili arasında buzlar erir. Deniz, Gülistan’dan peşin aldığı para ile telefonu kolayca elde eder. Ancak bir sorun vardır. Gülistan’a vereceği yepyeni telefon bir anda sırra kadem basmıştır.


Nurgül Yeşilçay 'Sultan'la Ekrana Geliyor


Nurgül Yeşilçay hayranlarına müjde.. Nurgül Yeşilçay'ın yeni dizisi "Sultan" başlıyor.



Başrolleri Nurgül Yeşilçay ve Şahin Irmak’ın paylaştığı “Sultan” dizisi, çok yakında Kanal D seyircisiyle buluşacak.





ÇEKİMLER DİYARBAKIR'DA YAPILIYOR


Kanal D, merakla beklenen yeni dizisi “Sultan”ı seyirciyle buluşturmaya hazırlanıyor. Nurgül Yeşilçay’ın Şahin Irmak’la kamera karşısına geçtiği, çekimleri Diyarbakır’da yapılan dizi, çok yakında ekrana gelmeye başlayacak.


SULTAN İLE ŞEYHMUS


Yönetmenliğini Azime Kanal ve Şengül Halat’ın üstlendiği, senaryosunu ise Yıldız Bayazıt ve Seray Şahiner’in kaleme aldığı dizi, Sultan’ın Şeyhmus ile yaşadığı büyük aşkı ve kendi başına ayakta kalma çabasını konu alıyor.


Yapımını İstanbul Mass Media’nın, yapımcılığını Cengiz Keten’in üstlendiği, Azime Kanal ve Şengül Halat’ın yönettiği “Sultan”ın senaryosunu ise Yıldız Bayazıt ve Seray Şahiner kaleme alıyor. Nurgül Yeşilçay’ın “Sultan” karakterini canlandırdığı dizi, sürükleyici hikâyesi, güçlü oyuncukadrosu ve görsel zenginliğiyle, ilk bölümden itibaren milyonların yeni ekran gözdesi olmaya aday.


KADRO SAĞLAM


“Sultan”, güçlü oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Dizide Nurgül Yeşilçay, Şahin Irmak, Settar Tanrıöğen, Nur Sürer, Seray Gözler, Orhan Güner, Esra Kızıldoğan, Merve Altınkaya, Hande Dane, Orhan Şimşek, Kadir Özdal, Burak Deniz, Haluk Cömert, Ebru Ojen Şahin, İbrahim İris, Hakan Karsak, Nazmi Kırık, Ferhat Yılmaz, Meriç Aral, Hüseyin Karataş ve Burak Temiz rol alıyor.


ŞEYHMUS İLE SULTAN’IN AŞKI


Dizide hikâye, yıllar önce yaşanan büyük bir aşktan ‘geriye kalan’ üzerine şekilleniyor: İsimleri aynı türbeden adanan Şeyhmus ile Sultan’ın büyük aşkı, birinin gitmesiyle diğeri için sonsuz, muallak bir beklemeye dönüşür.


Bu şehirde yaşayan ‘ezeli rakip’ iki aileden birinin; Kendir’lerin oğlu Şeyhmus, 90’lı yıllarda siyasi nedenlerle Fransa’ya gitmek zorunda kalır. Bu zorunlu gidişte, geride bıraktıklarıyla ‘irtibatı koparmış’, yaşanamamış aşkı, Kendir’lerin evinde kalan ‘gelini Sultan’a’ rağmen bir başka kadınla ‘benim Diyarbekir’im’ diyerek, kendisine yeni bir hayat kurduğunu sanmıştır.


15 yıl sonra, içinde kaybolduğunu sandığı hayat; Fransız karısının ölümüyle eksik bir hâl alınca, geçmiş bütün ağırlığıyla geri gelir, hesap sorar. Gün; hesaplaşma günüdür. Yıllar sonra oğlu François ile Diyarbakır’a geri döner.








SULTAN, BÜYÜK AŞKINI YILLARCA BEKLER AMA...


Diğer ailenin, Ayvazoğulları’nın kızı Sultan; evlendiği gün bir ihbar sonucu nikâh masasından götürülen, 18 yaşın bütün masumiyetiyle aşık olduğu, uzun yıllar boyunca gelin olduğu evde beklediği adamı, Şeyhmus’u o gün kaybeder. Sultan, Şeyhmus’un dünyasının bir parçasıdır, Şeyhmus ise Sultan’ın bütün dünyası. Evliyalardan geçilmeyen bu şehirde, Sultan bir kez bile kendisi için çocuk dileyememiştir. Belki bu yüzden bir gün Şeyhmus ‘eve’ dönünce ama ‘ona’ dönmeyince; çıkar gider evden.


BABA EVİNİN KAPILARI ARTIK ONA KAPALI


İlk durağı, yıllardır kini taze diye ses etmeden kendisini affetmesini beklediği babasının evidir. Ancak babasının kapısı ona kapalıdır. Artık iki ailede de kendine yer olmadığını düşünen Sultan, kendi hikâyesini çizmek, hayatını kurmak ve ilk kez kendi ayakları üzerinde durmak için yola çıkar. Ama “kadın başına” bir hayat kurmak öyle kolay değildir. Ev diye bildiği bütün kapılar yüzüne kapanınca, Sultan’ın yolu Pınar’la kesişir. Sığındıkları otelde hayatta kalabilmenin yollarını birlikte ararlar. Sultan en iyi bildiği işi yapmaya, kahvaltı dükkanı açmaya karar verir. Mücadele böyle başlar...

Fenerbahçe Yeni Sezon İçin Öyle Bir Tarih Seçti ki



Bursaspor'u 4-0 mağlup ederek 29 yıllık Türkiye Kupası özlemine son veren Fenerbahçe, geçtiğimiz yıl 3 Temmuz'da başlayan şike soruşturmasına göndermede bulunarak yeni sezon hazırlıklarına da bu tarihte başlamaya karar verdi. 


 Sarı- Lacivertliler’e 3 Temmuz’da top başı yapılacağı bildirildi. Şike operasyonunun yapıldığı tarihte sezon startının verilecek olması ise hayli dikkat çekiciydi. Kararı gece yarısı verilen konu ile ilgili olarak Fenerbahçe Kulübü'nün resmi twitter hesabından şu açıklama yapıldı: "Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı 2012-2013 sezonu hazırlıklarına 3 Temmuz 2012 tarihinde başlayacak.



12 Mayıs 2012 Cumartesi

Fenerbahçe-Galatasaray Şampiyonluk Maçı


Fenerbahçe Galatasaray Maç Kadrosu ilk 11 ‘ler 12 Mayıs 2012

Türk futbolunun kalbi Kadıköy’de atacak. 2011-12 sezonunun en önemli maçı Şükrü Saracoğlu’nda oynanacak, tüm Türkiye bu maça kilitlenecek. Süper Lig’in 54. şampiyonu Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanacak maçın ardından belli olacak.
Spor Toto Süper Final Şampiyonluk Grubu’nun 6. ve son haftasında ezeli rakipler Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda karşılaşacak. Saat 19.00′da başlayacak sezonun en önemli maçını Türkiye’nin bir numaralı hakemi, yıllar sora Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde bu yaz düdük çalacak Cüneyt Çakır yönetecek.
Spor Toto Süper Final Şampiyonluk Grubu’nun 6. ve son haftasına Galatasaray, Fenerbahçe’nin 1 puan önünde lider giriyor. 47 puana sahip sarı-kırmızılı ekip, Kadıköy’den beraberlikle ayrılsa bile, 3 yıl sonra şampiyon olarak, 18 kezle, Fenerbahçe ile şampiyonluk sayısını eşitleyecek.  46 puanlı ev sahibi Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesi için derbide galibiyet gerekiyor. Büyük taraftar desteği altında oynayacak sarı-lacivertli ekip, mutlu sona ulaşması halinde üst üste 2., toplamda 19. kez ipi göğüsleyecek.
FENERBAHÇE’NİN MUHTEMEL 11‘İ
Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’ın, geçen hafta Trabzonspor deplasmanındaki zorlu mücadeleyi 3-1 kazanan kadroda fazla bir değişiklik yapmaması bekleniyor. Sakat futbolcuların durumu göz önüne alındığında Kocaman’ın sahaya sürmesi beklenen olası 11 şöyle: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir İrtegün, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Selçuk Şahin, Emre Belözoğlu, Cristian, Stoch, Bienvenu.



ASLAN’A BERABERLİK YETİYOR
Normal sezonda rakibine 9 puan fark atan ve Süper Final’e 5 puanlık avantajla başlayan Galatasaray, geride kalan 5 maçın ardından elindeki puan farkının 1′e düşmesini engelleyemedi. Buna karşın Spor Toto Süper Final Şampiyonluk Grubu’nda 47 puanı bulunan sarı-kırmızılı ekip, 46 puanla kendisini takip eden Fenerbahçe karşısında berabere kalması durumunda dahi sezonu şampiyon olarak tamamlayacak.
DEPLASMANDA MAÇ KAYBETMEDİ
Galatasaray, Süper Final Şampiyonluk Grubu’ndaki tüm puan kayıplarını iç saha maçlarında yaşarken, deplasmanda ise puan kaybetmedi. Rakip sahadaki maçlarında Beşiktaş’ı 2-0, Trabzonspor’u ise 4-2 yenen sarı-kırmızılılar, Fenerbahçe deplasmanına da yine galibiyet hesapları yaparak gidecek. Ezeli rakibine karşı 13 yıla yakın süredir deplasmanda maç kazanamayan Galatasaray, bu istatistiği Kadıköy’de bu kez değiştirebilmek için mücadele verecek.
GALATASARAY’IN MUHTEMEL 11′İ
Spor Toto Süper Final Şampiyonluk Grubu’ndaki maçlarında kadrosunda önemli ölçüde değişiklik yapmayan Fatih Terim’in, Fenerbahçe karşısına;  Muslera, Eboue, Semih Kaya, Ujfalusi, Hakan Balta, Engin Baytar, Melo, Selçuk İnan, Emre Çolak, Baros (Necati Ateş), Elmander olası 11′i ile çıkması bekleniyor.
FENERBAHÇE-GALATASARAY 
STAT: Şükrü Saracoğlu
SAAT: 19.00
HAKEM:  Cüneyt Çakır
YAYIN: LİGTV
İşte Maçın Muhtemel 11′leri :

FENERBAHÇE: Volkan Demirel, Gökhan Gönül, Bekir, Yobo, Ziegler, Mehmet Topuz, Emre, Selçuk, Stoch, Cristian, Bienvenu
TEKNİK DİREKTÖR: Aykut Kocaman
GALATASARAY: Muslera, Eboue, Semih Kaya, Ujfalusi, Hakan Balta, Engin Baytar, Melo, Selçuk İnan, Emre Çolak, Necati Ateş, Elmander

TEKNİK DİREKTÖR: Fatih Terim


Fenerbahçe SK0 : 0Galatasaray SK
Süper Final - Şampiyonluk Grup - 6.Maç günü - 12.05.2012 - 19:00
Sükrü Saracoglu - Hakem: Cuneyt Cakir